Bioderma Türkiye olarak #ÖnceÖnemse diyerek deniz canlılarını korumak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu ile birlikte ortak bir proje yürütüyoruz. Marmara Denizi müsilaj problemi ve beraberinde deniz canlıları için getirdiği olumsuzluklar için harekete geçiyoruz! 

Neredeyse tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmaların ürettiği sümüksü ve yapışkan bir madde olarak bilinmektedir. Deniz sıcaklığının yükselmesi ile bakteri sayısındaki artış, deniz salyası olarak da bilinen müsilaj oluşumuna sebep olmaktadır.

Artık hepimizin tanık olmaya başladığı ve büyük bir gündem haline gelen müsilaj, denizlerde yarattığı görüntü kirliliğine ek olarak tüm deniz ekosistemi için büyük tehdit oluşturuyor.

deniz çayırı ve deniz salyası

  • Denizlerdeki kirlilik,

  • Deniz suyundaki azot ve fosfor miktarının aşırı artışı,

  • Su sıcaklığının mevsim normallerinin üstünde olması,

  • Küresel ısınma,

  • Durağan deniz koşulları ve bunlara bağlı olarak bitkisel mikroorganizmalardaki artış

gibi sebepler deniz salyası oluşumuna sebep olmaktadır.

deniz kirliliği

  • Denizin dibine adeta bir çarşaf gibi yayılarak oksijen üreten canlıların ışık ile temasını keser. Böylelikle sudaki oksijen oranını azaltır.

  • Deniz, havamızdaki toksik maddelerin arındırılmasına da katkı sağlar. Eğer denizde yüksek oranda karbon birikimi olursa havadaki karbonun temizlenmesine katkısını azaltır.(1)
  • Yapışkan bir forma sahip olduğu için larvaları içine hapsederek larvaların besinlerle temasını keser. 

  • Deniz çayırlarının üzerini örtüp, deniz dibinde yaşayan bazı canlıların ışıkla temasını kesip beslenmelerini ve solunumlarını engellediğinden canlı çeşitliliğini azaltır.(2)
  • Mukus tabakası balık, midye ve kabuklu diğer canlıların solungaçlarını tıkayarak nefes alamamalarına neden olur.

Bu ve bunun gibi daha birçok sebeplerle deniz canlılarının besin, oksijen ve yaşama alanlarını azaltır.

Kaynaklar:

1) GazeteKadıköy

2) BirArtıBir

 

meracan ve deniz salyası

Kartal, Pendik, Zeytinburnu, Büyük Ada, Kadıköy kıyıları, İstanbul Boğazı, İzmit başta olmak üzere Marmara Denizi yoğun bir şekilde deniz salyası etkisi altına girmiştir.

marmara denizinde müsilaj

  • Ali Demirsoy, Prof. Dr. - Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi.

    Bir suyun canlı kalabilmesi için belli miktar oksijene ihtiyaç vardır. Bu oksijen miktarına biyodi denir. Oksijen o miktarın altına düşerse, o su ölür.
    Su, dalga hareketleri azalıyorsa, bu oksijen girdisini engelleyeceği için kirliliğe neden olur. Organik madde özellikle kanalizasyon atıkları haddinden fazla boşaltılıyorsa o da kirliliğe sebep olur. Çünkü 1 gram fosfat 20 gram alg üretir. Azot da o bölgeye girer ise bu patlarcasına gelişme demektir.
    Esasen Marmara Denizi’nde yaşanan olay budur. Marmara Denizi etrafında yaşayan 30 milyon insanın dışkısı, atığı, Marmara Denizi’ne farklı minerallerin girişi demektir.
    İstanbul böyle büyümeye devam ederse oksijensiz kalacak. Son 50 yılda Marmara Denizi’nde 10 kat fakirleşme var.
    Canlı türlerinin onda 9’u ortadan kalktı. Halbuki Marmara Denizi çok verimli, üretken bir denizdi. Kirletmeden dolayı yavaş yavaş ortadan kalktı. Oysa doğa hakkı insan hakkından önce gelir.
    Eğer bir gün doğa ile insan karşı karşıya gelirse, doğanın korunması esastır. Çünkü yaklaşık 1 milyon bitkiye, yaklaşık 20 milyon hayvana yuva görevi yapmıştır.
    Bundan sonra da 4,5 milyar yıl yapması bekleniyor. Kısa vademiz için biz bu gezegeni yok edemeyiz.

    Ali Demirsoy, Prof. Dr. - Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi.

Evsel Atıkları Ayrıştır

  • Attığımız her çöp aslında çöp değildir. Atıklarının geri dönüştürülebilir olup olmadığını değerlendirmeyi unutma!
  • Evsel atıklarının denize ve su ekosistemine karışmaması için çöplerini mutlaka ayrıştır! Cam, kağıt, plastik, metal ve organik atıkları, bu tip atıklar için ayrılmış olan çöp kutularına atmayı ihmal etme.
  • Eğer yakın çevrende bu atık türleri için ayrılmış çöp kutuları bulamıyorsan ilgili görevlilerin kolay ayırt edebilmelerini sağlamak için çöp poşetlerinin üzerine büyük harflerle hangi tür atık olduğunu yazabilirsin. Daha kalıcı bir çözüm için de yetkili kişilere bu durumu bildirebilirsin.
  • 1 litre atık yağ, 1 milyon litre içme suyunu kirletebiliyor. Bu nedenle kızartma yağlarını lavaboya dökmek yerine belediyelere teslim ederek geri dönüşüme kazandırabilirsin.

Kullan At Ürünleri Hayatından Çıkar

  • Streç film, kâğıt havlu, poşet, pipet, pet şişe kahve filtresi gibi tek kullanımlık ürünler yerine alternatiflerini kullan.
  • Kâğıt kahve filtresi yerine, yıkanabilir kumaş filtre, streç film yerine saklama kabı, market poşeti yerine file, plastik pipet yerine cam pipet, kâğıt havlu yerine yıkanabilir bezler kullanıp, atığı en aza indirgeyebilirsin.
  • Tek kullanımlık bardaklar yerine termos kullanarak doğa dostu bir seçim yapabilirsin.
  • Mümkünse yıkanabilir kumaşlardan oluşan maskeleri tercih et. Günlük kullanılan maskeler daha çok tıbbi atık demek.
  • Maskeleri mümkünse tıbbi atık kutularına at.
  • Eğer yakın çevrende böyle bir imkânın yoksa %1 oranında çamaşır suyunda bekletip atabilirsin.

Çevreni Bilinçlendir

  • Çevre kirliliği toplumsal bir sorundur. Bu yüzden, her ne kadar bireysel olarak dikkat etsen de çevre kirliliğine sebep olan birini gördüğün anda o kişiyi uyarmayı unutma.
  • Tepki göreceğini düşünerek karşındakini uyarmaktan çekinme. 
  • Yetkili kurum ve kuruluşlardan çevre sorunlarının çözümlerine dair bilgileri oku ve bunları paylaş, kulaktan kulağa aktarılacak bu bilgilerin yayılma hızına inanamayacaksın!

Çevre Bakanlığı ve Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu çevre sorunlarına dair çalışmalar yapıyor ve çözüm önerilerini sunuyor.

Kıyıları ve Plajları Koru

  • Kıyılarımızda yerlere atılan her atık , denize yönelmektedir. Kıyılarımızdaki her atığın bir deniz atığı haline geldiğini unutmadan kıyılarımızı korumak gerekir.
  • Plajlarımızı evimiz gibi düşünmeliyiz , bıraktığımız her atık deniz kirliğine sebep olmaktadır.
  • Plajlarda denize girmeden önce mutlaka duş almak gerekir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu’nun çevre sorunlarına dair yaptığı çalışmaları ve çözüm önerilerini inceleyebilirsin.

Marka tercihini araştır

Bilinçli Tüketim Hayat Kurtarır

  • Tercih ettiğin markaların ne kadar çevre dostu olduğunu araştır. İstemeden de olsa bu markaları tercih ederek aslında çevreye sen de zarar veriyor olabilirsin. 
  • Geri dönüştürülebilir materyaller kullanıp kullanmadıklarını ambalajların üzerinden kolaylıkla görebilirsin.
  • Kullanılan içeriklerde çevreye zararlı maddeleri tercih edip etmediklerini kontrol et.
  • Kullandığın güneş kremlerinin filtre ve içeriklerinin suda çözünüp çözünmediğini ve bu içeriklerin deniz canlılarına zararlı içerikler olup olmadığını incele.
  • Çevre dostu olduğuna inandığın markaları çevrenle paylaş.

 

Bioderma olarak ürünlerimizi geri dönüştürülebilir materyallerle paketliyor ve güneş koruyucularımızda deniz canlılarına zarar vermeyen içerikler kullanıyoruz. Detaylar için tıkla

 

Bioderma Türkiye olarak #ÖnceÖnemse diyerek deniz canlılarını korumak için Çevre Bakanlığı ve Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu ile birlikte ortak bir proje yürütüyoruz. Detaylar için bizi takipte kal!

Güneş Koruyucuların Deniz Canlılarına Zarar Verdiğini Biliyor Muydun?

Photoderm Ürünlerinin Deniz Canlılarına Zarar Vermediği Kanıtlanmıştır!

Photoderm

Photoderm güneş koruyucuların içeriklerinin mercan, deniz çayırları ve tatlı su planktonları gibi denizin oksijen kaynağı olan canlılara zarar vermediği yapılan testlerle kanıtlanmıştır.

Biz Ne Yapıyoruz?

bioderma logo


Ayrıca Marmara Denizinde yaşanan problem için sualtı belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan önderliğinde hayata geçirdiğimiz "Deniz Canlılarını Koru" projesi ile Marmara Denizi ve deniz canlılarının korunması için harekete geçtik. Bu konuda farkındalık yaratmak için yönetmenliğini Tahsin Ceylan'ın yaptığı bir belgesel çektik. Çektiğimiz belgeseli izlemek için aşağıdaki görsele tıkla!
 

deniz canlılarını koru belgeseli



Deniz müsilajının önüne geçmek ve su ekosistemine katkıda bulunmak adına, Tahsin Ceylan önderliğinde projemizi yürüttüğümüzü bildirmekten gurur duyarız.

 

  • Barış Salihoğlu, Deniz Ekosistemi ve Oşinografi Uzmanı - Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilim (Osinografi) Anabilim Dalı.

    "Ben müsilaj ile ilgili çalışmamı yaptığımda gördüklerime inanamadım. Suyun ilk 30 metresi jöle kıvamındaydı. Korkunç bir görüntüydü. Ağla örnek almaya çalıştık, alamadık.
    Deniz artık su değil bildiğiniz jöleydi. Bunun ekosistem üzerindeki etkilerini siz düşünün. Müsilaj mercanların, süngerlerin ve deniz çayırlarının üzerine yapıştı ve bu durumdan hepsi olumsuz etkilendi. Marmara gibi bir denize baktığınız zaman her şey neredeyse günlük değişiyor. Müsilajı anlamak için uzun süreli gözlemler yapmanız lâzım. Bütünlükçü deniz bilimi çalışması gerekiyor. Biz de bunu uygulamaya çalışıyoruz. Akıntı sistemi, su kütleleri, tuzluluk gibi değerleri takip ediyoruz. Azot, fosfor yükünü anlamadan müsilajı anlayamazsınız. Yoğun nüfus, kirlilik, endüstri, tarım arazileri ve yoğun yapılaşmanın biyoçeşitlilik üzerinde ciddi baskıları var. Tüm bu sebeplerle son 40 yıldır Marmara Denizi’nin aşındığını görüyoruz. Son 20 yıldır oksijen seviyesi çok düşüyor. Müsilaj oldu ama o olmasa başka bir şey olacaktı. Zararlı alg, denizanası patlaması, toplu balık ölümleri gibi… Doğa alarm veriyor artık bunu anlamamız lazım."

    Barış Salihoğlu, Deniz Ekosistemi ve Oşinografi Uzmanı - Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilim (Osinografi) Anabilim Dalı.
  • Prof Dr. Ahsen Yüksek, Deniz Biyolojisi Uzmanı - İstanbul Üniversitesi.

    “Küçük balığın yiyebileceği besini jelimsi canlılar tüketiyor

    onlar da bize müsilaj olarak geri dönüyor!"

    "Büyük balığın besini olan küçük balığı biz yok ediyoruz. Küçük balığı yok ederseniz zaten büyük balık Marmara’ya giremiyor. Endüstriyel balıkçılık küçük balıkları yok etmiş. Ortam jelimsi canlılara kalmış. Küçük balığın yiyebileceği besini jelimsi canlılar tüketiyor ve onlar bize müsilaj olarak geri dönüyor. Müsilaj sadece pelajik sistemi değil bütün su kütlesini yok ediyor. Bizim aç gözlülüğü yok etmemiz lazım. İnsan soyu arttıkça doğayı kötüye kullanmaya başladı bu durum da insan soyunu tehdit etmeye başladı. Çeşitli protokoller hazırlanmaya başladı. Ülkesel değil, küresel anlamda koruma tedbirleri gerekli. Ülkelerin sınırı var ama doğanın sınırı yok. Dünya Bankası biyoçeşitliliği doğal sermaye olarak tanımladı. Doğal kaynaklarımızı koruduğumuzda refah bir ülke oluruz. Biyoçeşitlilik ekosistemin dengede kalması için çok önemli. Şuanda Marmara Denizi’ndeki en büyük kayıp budur. Ekolojik olaylar sabır işidir, doğayı rahat bırakmamız lazım"

    Prof Dr. Ahsen Yüksek, Deniz Biyolojisi Uzmanı - İstanbul Üniversitesi.